totaliter rejime giriş

biz korkağız. evet. eskiden beri kendimiz gibi olmayandan korkmaya programlandık. karşı taraftan hep kötülük bekledik. "eğer senin gibi değilse, sana kesin bir zarar verir" olgusu dayatıldı bize. o yüzden kutuplaşınca güvende hissettik kendimizi. ekvator çizgisinde beraberce muson ikliminde yaşamaktansa, kutuplarda donmayı tercih ettik. bunun nedeni de sadece güvensizlikti. amerika'lılar salaktır, çingeneler pistir, karadenizliler tehlikelidir, yunanlılar hırsızdır... hep başkasının oluşturduğu kalıpların arkasından yürümeyi tercih ettik. kendi kabımızı oluşturup onda su olamadık. buunduğumuz kabın şeklini alamadık. çünkü bizim gibi olmayan herkes tehlikeliydi. peki bunun aksi neydi? bizim gibi olanlar da bizim için güvenliydi. onlar ne yaparsa doğruydu. onlar haklıydı. onların ahlaki açıdan yaptığı yanlışlar görmezden gelinirdi. çünkü dediğim gibi onlar bizdendi. ve bizden olmaları yaptıkları bütün hataları görmezden gelmeye yeterdi. taciz mesela. tacizin kendisi kötü bir şeydir. onu yapanın kim olduğuna göre kötü ya da iyi olmaz. ama bu hükümet ile ahlak değerlerimiz o kadar değişti ki, doğru-yanlış kriterini belirleyen yapılan şey değil, onu kimin yaptığı oldu. adalet sistemi ahlak değerlerine bağlandı. ahlak değerleri de hükümete. ve şu anki en tehlikeli damarı da budur. ahlak değerlerinin değişmesi, totaliter rejimin sinyallerini verilir. bu sinyalleri görüp direksiyonu çevirmek ya da bile bile yola devam etmek... bu da artık bizim elimizde.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder