bugün çok özel biri ile tanıştım: kartal-kadıköy metrosu.

Yeni körüklenen aşk ateşi gibi,
Yurt dışında yaşayan sevgilinin gelişi gibi, 
Baharda açan ilk çiçekler gibi, 
Kartal-Kadıköy metrosunun sevinci.

Hayallerimizi metroların açılışı üzerine kurdurtan canım İstanbul Belediyesi, sanki işi metro-yol- yapmak değilmiş de çok büyük bir lutufta bulunmuş gibi, bir metro açmamış sanki gezegenlikten çıkarılan Pluto'ya insani değerlerden dolayı uzay gemisi göndermiş gibi bir edayla Kadıköy-Kartal metrosunu açtı. İnsanlık için küçük, metro hattı üzerinde yaşayanlar için büyük bir adım olan bu ayağnıyerdenkesere ben de bugün binme fırsatı buldum. Sandım ki hızlı gideceğim, sandım ki işe yetişeceğim hatta hızımı alamayıp (metro stili) sandım ki oturacak bir yer bulacağım... 

Jeton 3 TL 

Bunca zamandır para veririm, bir şeyin fiyatı belirlenirken kıstas alınan şeyleri hiç sorgulamamıştım. Ta ki jetonmatiğin yanındaki o 3 TL'yi görene kadar. Bu noktada minnoşum İstanbul Belediyesi'ne Kant'ın bile aydınlatamadığı beni, 3 TL ile aydınlattığı için teşekkür ederim. İnternetlerden yaptığım araştırmaya göre bir şeyin fiyatı için kıstas alınan şeyler ülkeye en yakın, en büyük uluslararası pazarın fiyatı ve diğeri de ABD dolarıymış. Bu saçma sapan önerme üzerine kafa yormadığımı sizinle paylaşmak isterdim ama malesef kafa yordum ve işin içinden çıkamadım. Sonra eski bir tanıdık geldi aklıma... Karl Marx. Marx, fiyatı belirlenen şeye meta diyor. Belirlemekte en büyük etmeni de, hepimizin Selvi Boylum Al Yazmalım'dan ezbere bildiğimiz o konsept olarak konumlandırıyor 'EMEK!' Emeğin karşılığı alınana kadar bir şeyin fiyatının fazla olması sonra normale çekilmesi zırvasına tokuz. Hepimizin bildiği gibi  Boğaz köprüleri önce kendi masraflarını çıkarana kadar paralı olacaktı. Yıl oldu 2012 sevgili İstanbul Belediyesi, inanır mısın köprüden her geçişimde atlamam içimden saydırırım. Emeğe dönecek olursak. Evet metro yapımında belli bir emek harcandı ama 3 TL ne ya. Yuh.

Metrodaki mavi mavi yuvarlak dönemeçler 

Sanat yönetmenleri sözüm size. Artık cinayet filmi için mekan aramanıza gerek kalmadı. Sizi Kadıköy metrosuna alalım. Hep düşünürdüm AVM otoparklarından daha daralık bir yer olabilir mi diye. Arz talep meselesi, tatlım İstanbul Belediyesi içimi okumuş resmen. O duvarları gördükten sonra metroya inişin bir yerin dibine iniş olduğunu iyice hissediyorsunuz.

Yeni açıldı boştur!

Yeni şeylere karşı heyecanlıdır insan. Ön yargısızdır. 100 puan verir daha başlamadan. Ben de metronun daha tam olarak keşfedilmediğini düşündüğüm için, belki bir koltuk bulur, oturur, hatta şanslıysam kitap okurum diye düşünüyordum. Eksinin üzerine bir çizik atıyor onu artı yapıyordum ki, gerçeklik önümde kapılarını açtı. Ben içeriden mis kokular (yeni mis kokmaz mı?), 'haydi gell aslıı sana çok güzell bir yer ayırdıkkk' tadında bir björk müzikali beklerken, saç teli atsan yere düşmez, gider birinin ceketine düşer sonra karısı bu kimin saçı diye kavga çıkarır gibi bir senaryo içinde buldum kendimi. 3 TL vererek, 0,1 mm yer kapladım. Kitabım çantamda kaldı amaan amannn. (kalbim ege'de kaldı müziği ile okuyunuz.)

Metronun içinde spor salonu!

İyi şeyler yok mu metroda peki? Tabi ki var! 'Başına bir şey gelmişse doğursun devlet bakar.' replikleri ile beynimize kendini kazımış sağlık bakanı recep akdağ kafasını obeziteye taktı bilirsiniz. Obeziteyi yenmeyi, form tutmanın yolunu başka yerde aramaya gerek yok. Bir Hillside olarak sizi metroya alalım. Metronun Metrobüs çıkışında yürümeniz gereken tam 15 dakikalık bir yol var! Yaklaşık 500 merdiveni de sayarsak tatlıko İstanbul Belediyesi bildiğin 10.000 adım atmış oluruz. Yoga seansına girmek isteyenler de Metrobüsle devam edip, tek elle tutunup tavanı selamlama, çömelerek çoçuk pozu ve ya sabır çekerek derin nefes hareketlerini yapabilirler. Metrolar, metrobüsler... Adeta sabah sporu! 

Peki metro ile ilgili deneyimlerim bu kadar mı? Tabi ki değil. Her sabah metrolandıkça sizinle paylaşacak, iki lafın beline fıtık olacak deneyimlerim olacak. 

Esenler kalınız.

Günün atarları

*Bir AKP mantığı olarak, 'Biz yedik Allah arttırsın, ülkeyi kuran kalkındırsın.'
*Çile bülbülümdeki 'çileeeeee' kısmı gibi. Nefesin bitene kadar uzadıkça uzuyor toplu taşıma yolculuğu.

2 yorum:

  1. ayrı ayrı sevdiğim tanımlar, tamlamalar, kelime öbekleri oldu ammaaa "iki lafın beline fıtık olmak" bambaşkaymış.

    YanıtlaSil