kitap: yan etkiler
konu: ufolar.
son ve en inandırıcı fenomen, 1882 yılında Geothe tarafından yaşanmıştır: "Liepzig Huzursuzluk Festivali'nden eve dönerken," diye yazmıştır, "bir çayırlıktan geçiyordum ki, başımı kaldırıp göğe baktığımda, güneye doğru birkaç kızıl ateş topu gördüm. Olmayacak bir hızla alçaldılar ve beni kovalamaya başladılar. Haykırarak bir dahi olduğumu, bu yüzden çok hızlı koşamayacağımı söyledim ama sözcüklerim boşa gitti. Öfkelenerek galiz hareketlerde bulundum, bunun üzerine korkup kaçtılar. Bu olayı, sağır olduğunu o zamanlar henüz fark etmediğim Beethoven'e anlatmıştım; o da gülümsemiş ve başını sallayarak, "Anlıyorum," demişti.
bahanne
star trekinge gittim
bukowski
minibüs beni bozar
sabah sabah süslenmişim. pek havalıyım. bindim minibüsüme. bir de ne göreyim, aynanın üzerinde aynen şu yazıyor: "senin havan lastiklerimde de var." tanrım beni nelerle sınıyorsun?
çok sevgi dolu bir günümdeyim
murat dalkılıç kim?
metin oralet
zaman böyle olsa gerek
geçen sene yazdığım yazıları bu sene okuyunca hiç beğenmediğimi fark ettim. şu an yazdığım bu yazıyı da elbet bir gün beğenmeyeceğim. döngüselliğin beni bitirdiği o an.
metrop stop
herkes benim önümde mi duracak diye beklerken, metro kapısının tam olarak benim önümde durduğu o an. "küçük şeylerden mutlu olma kumpanyasının son üyesi; Aslı"
homelessness
kadınlar neden küçük beden kıyafet alırlar?
bir gün zayıflayıp, içine girebilsinler diye. bir nevi motivasyon yani. kapiş?
another trick on the boy
isim benzerliğinden dolayı bir yıl sansür yediniz
bırak o hadise'yi, al nuri bilge'yi.
annabel lee
senelerce senelerce evveldi;
bir deniz ülkesinde
yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz
ismi annabel lee;
hiç bir şey düşünmezdi sevilmekten
sevmekten başka beni.
o çocuk ben çocuk memleketimiz
o deniz ülkesiydi,
sevdalı değil kara sevdalıydık
ben ve annabel lee;
göklerde uçan melekler bile
kıskanırlardı bizi.
bir gün işte bu yüzden göze geldi
o deniz ülkesinde,
üşüdü rüzgarından bir bulutun
güzelim annabel lee;
götürdüler el üstünde
koyup gittiler beni,
mezarı ordadır şimdi,
o deniz ülkesinde.
biz daha bahtiyardık meleklerden
onlar kıskandı bizi-
evet!-bu yüzden(şahidimdir herkes
ve o deniz ülkesi)
bir gece bulutunun rüzgarından
üşüdü gitti annabel lee.
sevdadan yana, kim olursa olsun,
yaşça başça ileri,
geçemezlerdi bizi;
ne yedi kat göklerdeki melekler,
ne deniz dibi cinleri,
hiçbiri ayıramaz beni senden
güzelim annabel lee:
ay gelir ışır, hayalin irişir
güzelim annabel lee;
bu yıldızlar gözlerin gibi parlar
güzelim annabel lee:
orda gecelerim, uzanır beklerim
sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim
o azgın sahildeki,
yattığın yerde seni.
Edgar Allan Poe kalp Annabel Lee
anneee, bittii!
annecim biraz geç kalsam da, senin ne kadar mükemmel, ne kadar detaylara önem veren ve ne kadar mükemmeliyetçi bir "annecim" olduğunu göstermek adına bu videoyu afişe ediyorum. ve seni çok seviyorum.
minik ayşen.
plazamın önündeki simitçiye sesleniyorum
saat 9'dan sonra sende karper peynir kalmadığı için, simit ve karperimi ana yol üzerindeki simitçiden alıyorum. simiti sana göstermemek için de arkamda saklayıp sana sahte bir sırıtış ile günaydın diyorum. ama napim, karpersiz simit yiyemiyorum işte. "itiraf.com"
manavlara sesleniyorum
paket eriklerin en üstüne irilerini, en altına da olmamış minnacıkları koymayı bırakın artık. başka taktik bulun yetti be.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)