çıngıraklı burcu

geçen gün biyerde okudum ya da dinledim bilmiyorum. bilinçaltım saat 18:00 metrobüsü sevgili günlük, eskisi gibi kendi isteğime göre modifiye ettiğim bir fiat 500 değil. insanların çalıştığı-ürettiği şey hediye olabiliyorsa, ne hediye alsam diye düşünmekten bayağı yırtıyormuş. mesela tekstilci bi arkadaşı varmış onun herkese en az sattığı çizgili gömleklerden hediye edermiş, ressam bir arkadaşı varmış satılmayan tablolarını götürürmüş doğum günü hediyesi olarak. bugün de benim taaa sıfır yaşımdan (doğduğumda bir yaşında mıydım haa) beri arkadaşım olan; beraber memeyi bıraktığımız, beraber uzadığımız, beraber sınıfın en kısası olduğumuz çıngıraklı burcu'mun doğum günü. hediyesi de bu yazı olsun, haha.

yeni mis paragrafıma bir klişe ile başlayayım, hep birbirimize dedik yaşadıklarımızı yazsak roman olur diye. sonra ne o yazdı, ne de ben. işte ben naçizane şimdi yazmaya çalışacağım "yaşadıklarımızı yazdım, bir sayfalık blog yazısı oldu"yu geçemeyecek. sonra, burcu ile yaşadığımız hikayeler benim peşimi bırakır mı o zaman diyeceğim? aslı-burcu sorarım size, onca rastlantı, onca aşk, onca ihtiraslı şeyi ben size bu kelimeler ile anlatılsın diye mi yaşattım diyecek hikayelerimiz. ordan da hikayeler bize küsüp, karmamızı da kışkırtırsa o zaman lanetlendiğimizin resmi.

daha yeni paragrafa başlayayım, bir önceki sonu seyirciye bırakılmış filmler gibi sıkıcı bitti. burcu ile aile ağacımızı üşenmeyip çıkarsak, onun halası benim teyzem, benim anneannem onun dayısının kızı, erkek kuzenim de onun kız kuzeni falan çıkabilir, öyle garip bağlantılarımız var. annelerimizin isimleri, aysun-füsun, babalarımızın isimleri kamuran-numan. halalarımızın ismi şükran. anneannelerimiz arkadaş, babaannelerimiz arkadaş. annelerimiz aynı anda hamile kalmış, o benden 7 gün önce yani bugün doğmuş (doğum günüm bir hafta sonra hediye ile ilgilenenleri buraya alabilirim.) annelerimiz hamileyken biz arkadaş olalım diye karınlarını tokuşturuyormuş. anne karnından da bağlantı kuruyormuşuz yani. o zamanlar cinsiyet öğrenme falan yok tabi, kız olduğumuzu ilk birbirimize söylemişiz. hep arkadaş olma sözünü orada vermişiz burcu'yla. karın kertmesiyiz.

sonra bir yedi sene ne olduğunu ben de hatırlamıyorum sevgili günlük. ama bir gün bir baktım, anneannelerimiz elimizden tutmuş bizi ilkokula yazdırıyor. bak diyor anneannem, sakın ağlamayın siz. berabersiniz. hep arkadaş olun, birbirinize iyi bakın. burcu daha kolay adapte oluyor okula. benim derin bi yaram var o zamanlar, babamı yeni kaybetmişim. babam beni omuzlarında taşırken, ben babamın artık olmayışını omuzlarımda taşımak zorunda kalmışım. botlarım ağır. o yüzden burcu biraz daha çocuk okulda, daha mutlu. ben mutluluğu daha çok bir günah olarak görüyorum. ama burcu'nun çocuk olması, beni de çocuk kılıyor. bir süre sonra bakıyorum, benim de tek derdim tuhafiyeye gidip üçgen oynamak için en havalı lastiği almak, öğretmenin oğlundan hoşlanmak ya da dirseklerimdeki kabukları koparmaktan aldığım garip haz olmuş.

sınıfın en kısasıyız burcu'yla. 10 yaşında boyumuz 1.25 kilomuz da 25. en kısa olmak demek halk oyunlarında en uçta olmak demek. kafaya takmıyoruz ama. ne de olsa tek değiliz. aslı-burcu olarak anılıyoruz çevrelerce. adımız yalnız telaffuz edilmiyor. en büyük zevkimiz sarıyer sahile çıkıp, aynı kıyafetleri giyip, insanların bize aa siz ikiz misiniz diye sorması. inanılmaz bir keyif alıyoruz bundan. kardeş gibi hissediyoruz zaten, çevrelerce de bunun öngörülmesini istiyoruz. ilkokul mezuniyetimizde de, yine aynı kıyafetleri giyip ajlan-mine oluyoruz.

beni iyileştiriyor burcu. ilkokul boyunca hep koruyor, kolluyor. kimselere laf ettirmiyor. o yüzden adı çıngıraklı burcu. hakkını, sevdiğini sonuna kadar savunduğu için. hiç susmadığı doğruları insanın yüzüne yüzüne söylediği için. böyle güçlü kadın çizdim kafanızda heybetli biri canlanmasın. minicik bir de. bir arkadaşımız bi seferinde "burcu sen adamı yersin" demişti. işte çok yiyip de hiç göstermeyenlerden.

sonra ortaokul yıllarımız geliyor. ben yatılı okula gidiyorum. hiç kopmuyoruz ama. her gören aa siz hala ayrılmadınız mı diyor (hala da diyorlar.) en uzun ve en ihtiraslı ilişkim burcu benim, ayrılmayı düşünmüyoruz.  yazarken ne kolay, yaşarken ne zor lafını şu an yazacağım ve bir cümlede sönen şeyler için söylüyorum sevgili günlük. benim minnoş burcu'mun babasını da, o onaltı yaşındayken benim babamla aynı lanet hastalıktan kaybediyoruz. bu sefer onun yanında olma sırası bende. bazen sabahlara kadar oturup hayatı, kaderi sorguluyoruz. küsüyoruz, kızıyoruz. bazen de olanları birbirimizle yaşadığımız için şanslı hissediyoruz. bardağın yarısı dolu tarafı o oluyor, başka bir bardağın da yarısı dolu tarafı ben oluyorum. bir bardak boş kalıyor belki ama, bir bardak da biz beraberken tam dolu oluyor. inkar etmeyi bırakıyoruz, su oluyoruz. olduğumuz bardağın şeklini alıyoruz ve alışıyoruz.

tüm bu birikimlerin acısını çıkaracak kadar güzel bir gençlik yaşıyoruz burcu'yla. çok eğleniyoruz, çok aşık oluyoruz, çok ağlıyoruz, ama bunların hepsini birbirimizin ve annelerimizin omzunda yapıyoruz. (yalnız burcu ile gençliğimiz sana iyi malzeme verir sevgili günlük, bir ara onun da yazılmasına...) annelerimiz bizi özgür bıraktıkça, biz daha da doğru bir yoldan gidiyoruz. hiç yalan söylemiyoruz onlara mesela. içimiz hep ferah. bu yüzden belki gençliğimiz çocukluğumuzu iyileştiriyor. bir de tabi çevremizde sürekli aralarındaki bağlara denizci düğümü atan kocaman bir ailemiz var.  onun annesinin erkek kardeşi yok. benim de annemin kız kardeşi yok. dayıma dayı, dedeme dede diyor burcu. ben de onun teyzelerine teyze. birlikte olunca burcu'yla bizim her şeyimiz oluyor.

şimdi burcu ile 29 yaşına basıyoruz. 30'umuza yürüyen merdiven dayıyoruz. o benim hep ama hep küçük kardeşim olarak kalacak. onu zaman kadar seviyorum, onunla hep çocuk kalıyorum. burcu'yla ilkokulda istop oynarken, havaya topu attık ve o top hala düşmedi. biliyorum.






1 yorum:

  1. İÇİNDE HÜZÜNLÜ CÜMLELER BARINDIRMASI BİR YANA OKURKEN TADINA DOYULMAYAN, OKUDUKÇA İÇİNE ÇEKİLEN ÇOCUKLUK YILLARIMA GERİ GİTTİĞİM BİR HİKAYE OLMUŞ...HİKAYEDEKİ BURCUNUN BENİM HAYATIMDAKİ ADI MAHMURE...50 YAŞINDAYIZ VE HALA KANKAYIZ. UMARIM BURCUYLA SENDE ÖYLE OLURSUNUZ. MUTLU YAŞAMALAR...

    YanıtlaSil